28 Eylül 2010 Salı

Üçüncü Sayfa: Meşru zemini ve meşru vasıtaları olmayan film...


Üçüncü Sayfa
Yükleyen hakanipek6. - Film ve TV kanalındaki diğer videolara göz atın

Önemli not:Yazıyı okumadan önce videoyu izleyiniz!..

İnsanların başkalarınca yazılmış senaryolarda istemedikleri rolleri oynadığı,kurtarılmayı bekleyen kişilerin kurtarıcı rolüne soyunmak zorunda kaldıkları,en iyi oynanılabilen rolün kurban rolü olduğu bir dünyanın filmidir “Üçüncü Sayfa”..

BİR SAHNE ÜZERİNDEN "ÜÇÜNCÜ SAYFA"

İstanbulda –sigara yasağı uygulanmazdan yıllar önce-dumana boğulmuş kahvehanelerden biri.Ozamanki Cumhurbaşkanı Demirel,televizyonda,kendisine sorulan bir soru üzerine,”açık toplum”kavramına o çok bilinen üslubuyla ‘açıklık’ getiriyor.”Meşru zeminler ve meşru vasıtalarla olması koşuluyla,herkesin dilediğini söylemesinin demokrasi gereği “olduğunu söylüyor.Sanki oyunun kuralları mükemmelmiş de,bütün suç, oyunu kurallarına göre oynamak istemeyen mızıkçı oyunculardaymış gibi…

O sırada televizyonun hemen altındaki masada,çok büyük ciddiyetle okey oynayan oyuncular..Adamlardan biri,bir türlü istediği taşların gelmemesine sinirleniyor,sövüp sayıyor..”S…. lan böyle oyunu!” diyerek uluorta sövüyor.Solundaki adam,çektiği taşla bitince,adam tekrar sövüyor.Sonra birdenbire, biten adam,elindeki ıstakayı küfür eden adamın kafasına indiriyor.Ortalık bir anda karışıyor.Adamın acı içinde haykırışları,araya girenler,adamın kanlar içinde kel kafası…Istakayı vuran adamın bir kez daha ıstakayı fırlatıyor,denk getiremiyor,sonra var gücüyle kaçmaya başlıyor.Fakat onun peşinden, yan masalardan birinde oturan genç bir adam,sanki onun suç ortağı imişçesine ,onun arkasından kirişi kırıyor…

Zeki Demirkubuz’un Masumiyet’i çekmeden bir önceki filmi Üçüncü Sayfa’dan alınan bu sahne,kendi özel dünyası ve çok özel dertleri olan bir yönetmenin belli başlı karakteristiğini ortaya koyuyor.Sahne ile ironi teşkil edecek şekilde tv ekranlarında ‘bir bilen büyüğün!’ konuşması.Ve büyük adamın söylediği sözleri anında tekzip eden sahne:Okey masası meşru bir zemin midir?Oyunculara değil,ama oyuna sövüp diğer oyuncuların aldıkları keyfi sabote eden bir oyuncunun sövüp saymaları meşru vasıta ile mi yapılmaktadır?Akabindeki kanlı bir kavga Demirel’i haklı mı çıkarmaktadır ?…Oysa dünya hiç de Demirel’in görmek istediği gibi değildir.Bu adamlar işsiz güçsüz,ya da günlük işler bulduklarında yok pahasına çalışan adamlardır.Evlerine ekmek götüremeyip ailelerine iyi bir hayat sağlayamamanın acısını,yine ailesine saldırarak çıkaran bu tiplerin,basit bir olay yüzünden böyle kanlı kavgalar çıkarmaları aslında olağandışı bir durum değildir.Oyunun kendisi yanlış,rollerin dağılımı kötüdür çünkü.O kuralların belirlenip rollerin dağıtıldığı dünya o denli acımasızdır ki,öyle mızıkçılık etmeyi kabullenmez,çabucak diskalifiye eder.

Oyuna küfreden adamı ıstaka ile yaralayan adam,iki çocuk sahibi Meryem’in kocasıdır.Eve her girdiğinde kendisini insafsızca döven bu adamı öldürmesi için,yan masada bekleyen o genci,yani İsa’yı peşine takmıştır Meryem.Ancak kocasının ölümü, işte bu çıkardığı kavga yüzünden,ıstakayla yaraladığı adam tarafından olacaktır.Trajedinin asıl unsuru olan,derinlemesine işlenen baş karakter olmamasına rağmen Zeki Demirkubuz ,birkaç fırça darbesi ile,bu gibi tiplerin (ıstakayı vuran adam)kaderini de genetik olarak kodlamış,asıl kahramanlarla ortak bir kaderi paylaştırmıştır.

İnsanların başkalarınca yazılmış senaryolarda istemedikleri rolleri oynadığı,kurtarılmayı bekleyen kişilerin kurtarıcı rolüne soyunmak zorunda kaldıkları,en iyi oynanılabilen rolün kurban rolü olduğu bir dünyanın filmidir “Üçüncü Sayfa”..Onun dünyasında kendi kaderlerini kendileri yaratmak isteyen,ama sırf bu nedenle adeta lanetlenip,acının ve ızdırabın peşinde sürüklenen insanların öyküleri ışığında kötülük,ahlak,vicdan gibi kavramlar sorgulanır.Bu sorgulamadan alnının akı ile çıkabilen hiçbir şey yoktur;her şeyin değersizleşmek,kirlenmek yazgısıdır adeta.En kadim hikayelerde olduğu gibi kötülüğü anlamak ve anlatmak ister Demirkubuz.Ancak bunu yaparken iyi ve kötü kavramlarını bir yana bırakır,taraf olmaz.İyi olmak zor değildir aslında;ama bu bir teslim oluş,gerçek hayattan geri çekiliş,yaşıyormuş gibi yapmaktır.Ne zaman insan,hakiki bir şeyi arzulamaya başlar,o zaman kötülüğe batar,karanlık tarafa doğru çekilir.İstenilen şeyin,sevgi gibi,aşk gibi son derece masumane bir şey olmasının hiçbir önemi yoktur.Çünkü gizli ya da açık,herkesin aradığı şeylerdir bunlar ve birinin muradı, bir başkasının acısı bedeli ile ödenir.

Yönetmenin kendi dünyasını en küçük ayrıntılarda bile kurduğunu gösterdiği için “Üçüncü Sayfa” ile ilgili bir deneme yazarken önemsiz gibi görünen bu sahneyi seçtim.Çoğu zaman sinema,basit görünen detaylar üzerinde filmin özel dünyası inşa edilirken sanata dönüştüğü için…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder